28 Aralık 2010 Salı

10.10.10 "kiMe diYorUm bEn..."

uyanılan sabahın sakinliği huzur verici...

Ne kadar geç yatsakta o kadar erken kalkıyoruz, güneşin sıxaklığını hissederek... Geceden sabaha dalga sesleri muhteşemdi. Dalga sesi ile uyuyup, uyanmak yaşanılması gereken bir duygu ama anlatılması zor... Çadırın ve tulumun keyfini bırakmak zorundayız ne de olsa yola çıkmak ve pedal basmak gerek.

Bütün bu sakinliğin yanı sıra gece yarısı bizi heycanlandıran, uykudan uyandıran ve paniğe sokan bir seste yok değildi tabi... Uykulu tavırlarla zor açılan gözlerle neler olduğunu anlamaya çalışıyorduk kii ses çoğalmaya başladı...
"KİME DİYORUM BEN,KİİİİMEEE DİİYOOORUUUM BEEENNN...
        EVEETT, SANAAA DİYORUM SANAAAAAAAAAAAA... SANA DİYORUM..."
Neler olduğunu anlıyamamıştık bir an için aöa dışarıdaki ses sürekli böyle bağırıyordu. Buna ilaven Mustfa abi de "kim var dışarıda, kim ooo..." diye bağırıyordu ki bir den bire ses kesildi... Mustafa abi de seslenmiyordu, gecenin karanlığını aydınlatan ay ışığı içinde derin bir sessizlik hakim olmuştu birden kamp alanına, göl kenarına... Çadır kapılarının fermuarları açıldı ve etraf kontrol edildi. Etraf sakin... 
Bir iki dakika sonra benim yanımdaki çadırdan mırıldanmalar gelince anlaşıldı ki bizim Bahan rüyasında konuşuyordu =)))  ne konuşmak ama.... Adam okuduğu kitabın ve çalıştığı tiyatro oyununun etkisinde kalıp, gece uykusunda konuşuyordu.... Gülümseyen yüzlerle uykuya dalıp sabahı etmiştik bir kere =))))


Hazırlıklar yapılmıştı artık, yola çıkma vaktide geldi hatta geçiyordu =))) sanki zaman kısıtlamamız varmış gibi... Sabah kahvaltı için kaldığımız yer pek içimizi açmamıştı =) bu yüzden ilk hedef  Dalyan oluvermişti hemencik =)) HAAAYYYYDİİİİ PEDALLARA KUVVET....


Güneşe yolculuğum temellerini attığım bu pisiklet turunun kanıtı gibi bu fotoğraf =)) Emre ye tekrar teşekkürler... Böylelikle yola koyulmuş olmuştuk artık, kahvaltı heyecanıyla. Güneş hep sabahları güzel gözüküyor ama bisiklete binince sanki o güzel güneş yok oluyor karşımızda lmasına rağmen. Rüzgar başlıyor ve serin hava üşütüyor =)) 
 Dalyana gitmek  için can atan bizler tempolu pedal çevirmemize devame ediyoruz ta kii küçük bir tekne geçişine kadar. Dalyan çayını geçmemiz gerek Dalyana varmak için.Ama bu üç saniyelik geçiş içn tekneciler pek bi acımasız...


Tekneye bisikletleri yerleştirmeye çalışıyoruz karşı kıyıya geçmek için =)) çok uzak... Emre ve Bahan tekneye yardıma iniyorlar ve bizde tekneye bisikletleri veriyoruz iskeleden.  Ama gel gelelim tekneci ile bizim Bahan bir türlü anlaşamadılar ya yardım sırasında =)) en son tekneci pes edip bi bırkatı Bahan ile Emre ye bisiklet yerleştirmeyi. Zaten iki dakika süreceti yolda...


Kavga gürültü çıkmadan geçmiştik karşıya en sonunda... Açlık bastırmaya başlamıştı iyice, bizde aclık gibi pedallara bastırmıştık kalan kuvveti =). Yolda uzun karınlarda aç haydi durmak yok uzun yollarda... Gözler yol kenarındaki portakal ve nar bahçelerine gidiyordu sürekli , çok güzellerdi vallahi... 

 pisikletlerimizi park etmiştik =)


Oleyyy, Dalyan dayız hemen kahvatı yapacağımız bir yer bulamlıyız =))  tabi ki bir kahve bulacağız. En güzeli en ucuzu bu oluyor, hem de sohbetin tadına varıyoruz oranın insanlarıyla... Alış veriş yapıldı taze sıcak simit, poğaça ve boyoz =)) süper. BUnun yanına peyniri zeytini derken bir de tavşan kanı çaylar içilmez mi ? Çaylar güzeldi, sohbet ondan güzeldi o yüzden olsa gerek ki bizde haddinden fazla çay içip sohbeti uzatmıştık. Konu konuyu açıyor oturdukça oturuyorduk ki  buna da biri dur demeliydi =)  o da Mustafa abi oldu... 


Yola koyulduk en sonunda ve küçük bir Dalyan turu ile devam ediyorduk. Ve bizi güzel yollar bekliyordu görünüşe göre. İlk hedefimize ulaşmıştık şimdi ki hedefimiz ise Sarıgerme idi. Akşam kampımızı kuracağımız yer. O kadar yemek ve çay sonrası bisiklette pedal tempomuz düşmüştü tabi ki =)))



Ama sanki biz bugün birazda keyif için pedallıyorduk. Gerçi pedallamamızın sebebi oydu da bu daha bir abartıydı. Sakince pedallıyor tadını çıkarıyor ve eski dostları arıyorduk Dalyan da. Her yerde tanıdıklarımız vardır bizlerin bu bir Türk geneleği sanki =)) işte bu geneleği yaşatan Mustafa abi eski bir dostu ziyaret etme zamanın diyip yol kenarından dalı verdik güzel mi güzel bir lokantaya =)) Denizi besleyen ırmakların birinin kenarına kurulan bu lokanta çok keyifliydi insanları gibi. Daha yeni yemek yemiştik yahuuu ama az kalsın yeniden yiyecektik =)). Neyse ki enerji lazım bize diye sunulan kendi bahçelerinde yetişmiş olan narın suyunu içtik. Doğal ve aşırı güzel =)) 



Bugün Sarıgermeye varır mıyız acaba ? =))

 Bisikletler bizi beklesede biz onlar bugün pek umursamıyor gibiydik =) sürekli mola halindeyizde... Haydi tekrar yol zamanın, tekrar pedal basma zamanı...Bu sefer kararlıydık ama binince bisikletlere uzun zaman mola yok, pedallamaya devam. Düşündüğümüzü ve istediğimizi gerçekleştiriyorduk güzel gidiyordu dümdüz uzanan, sakin yollar ta ki tırmanış başlayıncaya kadar. =) Benim gibiydi herkez bu tırmanışa seviniyordu çünkü yediğimiz ve içtiğimiz o kadar yemeği böylelikle eritecektik biraz ve akşam içi acıkacaktık. =)) Yine yemek için sevindik yahuuu... Bir de düz yollar bazen sıkıyor insanı biraz yokuş çıkıp inmek gerek güzel oluyor bu...


Çıkışın güzelliği tabi ki de inişi olması her zaman =)) Doğal güzelliği ve görüntü güzelliği yanı sıra içimize çektiğimiz o havanın temizliği muhteşemdi. Orman içi geçiş yapıyorduk ve ormanı gençlerştşrmek için kesim yapıyorlardı. Hafiften yağan yağmurun da etkisiyle hem toprak kokusu hem de o ormanın kokusu güzelliğe güzellik katıyordu. Şehirlerde duyamadığımız bu kokuyu duymak güzel... 
İniş bizi hızalandırmıştı biraz, hdefe yaklaşıyorduk artık. Saatler geçiyordu, yollar bitiyordu ve bizde yine o güzel nar , portakal bahçelerinin yanından geçiyorduk. Biz buna yine dayanamadık yavvv =)) yolu bulmak için duraksadığımız yerde dayanamayıp yeniden daldık bahçelere =))
 


Bu kada rmı güzel olur yahu limonu , portakalı narı bahçelerin yahuuu =)) yakında bizi yakalarlar bahçeye dalan bisikletçiler diye... Ve bu gidişle de bizim gideceğimiz bu yol bitmez gibi gözüküyor... 
Grubun uyumu herşeye yansıyordu, bu yüzden yolun keyifli zamanı hiç bitmiyordu. ASlında hiç birimiz de bitsin istemiyoruz da. Yemek sonrası meyvalarımızı da yemiştik, yolar bize vız gelecekti şimdi bize... 
Yeniden uzun süreli pedal çevirmeye başlamıştık hedefe doğru. Tarlaların arasından ana yola çıkıncaya kadar herşey güzeldi gerçi sonra da güzeldi de işte ana yola çıkıp Sarıgermeye gitmeye başladığımızda karşımıza çıkan rüzgar bizi biraz yoracağa benizyordu. Akşam serinliğinin denizden gelen rüzgarıydı bu ve bizi biraz yoruyor aynı zamanda tempomuzu düşürüyordu. Hep olduğu gibi bisiklete binince rüzgar yine karşıdan geliyordu işte.

 
 Sarıgermeye hoş gelmişik artık =)
 Şimdi kamp yapacağımız yeri ayarlamamız gerekiyordu. Aldığımız bilgilere göre çadır ve karavan kampı için belediyenin deniz kenarında yeir vardı. EEE bizde tabi ki orayı bulacaktık, kamp kurmak için... Sarıgerme merkezinden ayrı bir yerdeydi birazda uzaktı ama deniz kenarıydı nede olsa  =). Gİdip çadırları kurmayı palnladık öncelikle ve sonra yemek için alış veriş yapacaktık. 
Tabi evdeki hesap çarşıya uymadı, gidince kamp alanına çay molası verince oradaki küçük çay bahçesinde yerimizden kalkmak gelmedi. Yol yorgunluğu çayla çıkıyordu ve miskinlik iyice çöküyordu, böyle olunca da bizim alış veriş ve yemek yapma işi kalıyordu. Çay içtiğimiz yerde yemek te olduğunu duyunca ohh ne alaaa olduk yani. Emre ve Bahan köfte yemeğe karar verdiler ama bizim işimize pek gelmemişti. Gerçi sadece benim işime gelmemişti köfte, Mustafa abi ve Firuzan zaten et yemiyolardı. BU yüzden biz melemen yemeği planladık ama yumurtanında olmayışı sebebiyle güzel bir kızartma tabağı yapacaktı usta bize... 
 Ve tabak sunulur bize... 




Allaaaahımmm o nasıl bir kızartma tabağıydı öyle =)). 
Yemek sonrası yeniden keyif çayları, oh beeee dünya varmış...

Şimdi de kamp kurma zamanı artık...

Kampıda kurduk, yemeğimizi de yedik ve keyfimize diyecek yok artık... 
Artık deniz kenarında Sarıgermenin tadını çıkarma, dinlenme vakti. Günin güzelliği, eğlencesi ve tatlı yorgunluğu hepimize mutluluk veriyor ve geceye yol alıyoruz artık.... 


yavuz A.
www.dagcini.blogspot.com



    
 NATURA SAPANCA ve EVEREST OUTDOOR 'a  
teşekkürler...

yavuz A.




3 yorum:

  1. Cok guzel anlatiyorsun Yavuz,

    Aynen devaaaaam...

    YanıtlaSil
  2. teşekkür ediyorum abicim =))
    senden bunu duymak beni mutlu ediyor...

    YanıtlaSil
  3. Yavuz,
    Bu soğuk ve yağmurlu günde,ilaç gibi geldi okuduklarım. Görüşürüz.
    Yolun açık olsun...

    YanıtlaSil