1 Şubat 2011 Salı

yeni dostlardan ayrılma, eski dostlara kavuşma zamanı...

 




Sabahın güzel saatleri... 
Güne merhaba demek için sahil kenarına atıyorum kendimi ve bunu yapabildiğim içinde çok şanslı hissediyorum kendimi... Bir garip admlar atıyorum bu haycandan dolayı ve benim yalnızlığım gibi yalnızığı yaşıyor can kurtaran kulesi. Halbuki herkes bilir o kuleyi canları ona emenettir ama o bilemez kimseyi yalnızlığı içinde... 
Sarıgermede gün güzel başlıyıyor böylelikle =)) Gece çadır içinde duyulan yağmur sesleri günün ıslak geçeceğinin habercisi gibi gelsede bize gün güzel başlamıştı neyseki =)). Ama Emre bir heycanla çıktı çadırdan sesimizi duyunca. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk ki Emre anlatmaya başladı =)) bizde gülmeye başladık tabi... Emre nin çadırını kurduğu yerde bir su borusu patladığı için çadıra su geliyormuş, bu yüzden de bütün gece ve sabah yağmur yağdığını düşünerek günün yağmurlu olacağını zanletmiş. Ve biz bu yağmurda neden dışarda duruyormuşuz =))) Kopardın bizi Emrecim...


 Yola çıkma vakti gelmiş çatmıştı ki bizde yola çıktık işte =)) Sarı germeden ayrılış...




Kamp yaptığımız yerde kahvatı için birşey bulamamıştık, bu yüzden yola koyulduk ki yolda elbet bir köy kahvesi bulur orada yeni demlenmiş çaylarımızı içerken kahvaltımızıda yapardık. Gidecek yollar uzun hedefimiz de Fethiye =)). Bu gün Fethiyeye ulaşacağız elbet ama kötü olan bu yeni dostlarımdan ayrılmak olacak. Onlarla pedal basmak gerçekten çok güzel... Neyse ağlamayalım şimdi... =)) 
Düşündüğümüz oluyor ve yol kenarında güzel bir köy kahvesi buluyoruz ve yanında da küçük bir bakkal dükkanı =)).  Bakkalı işleten içten bir bayandı. Aradığımız birkaç şey o an iin yoktu ama eğer beklerseniz size köy yumurtası, ev yapımı tereyağ ve peynir, zeytin,domates, salatalık getiririm dedi tabi ki bizde sevinçten uçtuk =)) 
"ben kaynanama  söyliyeyi de yumurtaları haşlasın biraz hazırlık yapsın sizin için..." diyin ce bizde gülümsedik...
Tam bir köy kahvaltısı olmuştu yol kenarında ki köy kahvesinde. Yediğimiz her lokmanın tadı unutulacak gibi değildi. Blından tereyağına, peynirinden zeytinine muhteşemdi muhteşem. Bunun yanında içilen taze çayları söylememe gerek yok vallahi =)) çay geliyor , ada çayı gidiyor öyle böyle değil yani içilenler.... 
Biz böyle yemepe devam edersek bu yol bitmez diyip zangin kalkışı yapıyoruz kahveden. Gİdecek yol üzerinde geçilecek bir Göcek tüneli var =)) izin alıp geçemezsek iyi bir tırmanış bizi bekliyor çünkü... 


Dalaman a doğru yola çıktık öncelikle. Ne de olsa yol öyle gidiyor =)) içinden geçip Dalamanın bir yol ayrımından dağ yolunu geçip tünele varmayı düşünüyoruz. Şehir merkezinde biraz duraklıyoruz bankaya uğruyor para çekiyoruz. =)) 



Küçük Dlaman turu yapıyor ve yolumuza devam ediyoruz. BU küçük turu yapmak zorundayız =))) havamız olsun diye değil yolu bulmak için. Bir sene önce Mustafa abi buradan yine Fethiye ye gitmiş ama çevre yolunu takip ettii için yolu uzatmış. İşte bu yüzden biz şehir içinden geçip o güzel dağ yolunu bulacağız. 


Beklenen an gelmiş sakin ve güzel yola pedallamıştık artık. Beklenenden güzel bir yoldu bu, tırmanışı var her zamanki gibi ama o güzel çam kokularıu ve temiz hava bizimleydi yeniden. Diğer Göcek-Fethiye yolu çok kalabalık yani trafiğin fazla olduğunu söyledi Mustafa abi. Gerçektende burası çok güzeldi sakinliğiyle...


Tırmandıkça orman içine doğru içimize çekiyorduk doğanın o güzel kokusunu ve arkamızda bırakıyorduk geldiğimiz yoları, Dalamanı... Seyrine doyum olmayan yollardı arkamızda kalan manzaralar...

 İşte  beklenen an gelmişti =)) Güzel orman içi yolundan asıl yola çıkmış ve göcek tüneline doğru gidecektik


Bu yol ayrımından sonra asıl bizi zorlayan yol ayrımı olacaktı =) ya tünelden geçecek yolu kısaltacaktık ya da bize izin vermiyecekler tıpış tııpış tırmanışa doğru pedallayacaktık. Heycanınmız hat safhada ve söylenecek sözler şimdiden hesaplanıyor =)  geçmeliyiz bu tüneldeeeennn... 

 
 
İşte asıl yol ayrımı ve biz yaklaşıyoruz bisiklete yasak olan tünele...
 

daha da yaklaştık =)) yasak olanlarla
 
 
Ve işte beklenen an gelmişti. Yaklaşmaktan öte biz direk gelmiştik Göcek tünelinin önüne ve beklemeye başladık hani buyrun geçinderler diye =)). Tabi ki öyle olmadı ama Musatafa abi tatlı diliyle tünel sorumlusu olan adını hatırlamadığım kişi =)) ile konuşup izin almayı başarmıştı. OOOllllllleeyyyyy... =)) 
Orada çalışan diğer güvenlik görevlileri buna inanamasa da biz bu tünelden geçecektik pisikletlerimizle =))  Neden inanamadıklarını sorduğumuzda ise bizden önce gelen bir Fransız gruba bu izini vermediklerini ve dağı pedallayarak geçeceklerini söylediler. =))))  eeee bu da bizim farkımız olmuştu. Aslında bu Musatafa abi farkıydı, SÜpEr İnsan =)) teşekkürler yine abicim.... 
Tüneli geçerken bizden istenen sadece bisiklete binmeyerek elimizde götürmemizdi. Yürüyerekte olsa bu tüneli geçmek iyi oldu beee =))...



işte tünel böyle geçildi =)) elimizde pisikletim yan tarafta kanal üzerine konulan taşlarda sekerek...


Geçtiğimiz bu tünel bizim yolumuzu gerçekten de kısaltmıştı. Güne güzel başlamıştık ve her pedal çevirişimizde daha da güzelleşiyordu. Yolumuzun kısalması demek kendimize ayıracağımız zamanın çoğalması demekti =) bu da bizi mutlu ediyordu tabi ki... 
Tünelden çıkmış pisikletlere atlayıp pedallamaya paşlamıştık =)) Göcek e doğru... Fazla pedallayamadık çünkü güzel bir iniş vardı Göcek girişine kadar... 


Bu nasıl bir güzellik yahuu =)) işte Göcek, bizde bu güzelliğe katılıyor şehir içi turumuzu yapalım diyoruz.
İyiki de şehir içine dalıyoruz.
Merkeze doğru giderken Bahnla berabar birden içimden geçeni söylüyorum Bahan'a "burası çok güzel bir yer ve neden benim burada bir tanıdığım yok ki..."  diye mızmızlanırken birden bir ses duyuluyor "yaavuzzzzz..."
Seni çağırıyorlar diyor BAhan =)) bende inanamıyorum buna nasıl yani yaaaa.... 
Ve bir bakıyorum ki dağların kızı eski dostum, canım =)) Feride Keskin... İnanamıyorum kendime o an başka birşey dileseydin sanırım olacakmış ama iyiki de bu olmuş... Yıllar olmuştu Feride yi görmeyeli ve çok ta özlemiştim kendisini... Şaşkınlığımız hala sürüyordu Feridenin misaferliğinde. Pedallamanın sonunda bu mola iyi gelmişti ve içilen madensuları, çaylarla birlikte... Sağol Feride =))
Uzun süren sohbet bitmesi istenmiyordu ama yola çıkmak gerekiyordu. Asıl amaç bugün Fethiye ye gitmekti ama ne ben ne de diğerleri bugün oraya gitmeyecektik =)).
Ben Fethiye ye Feride yi bulmaya gidecektim ama o Göcekte çıktı =)) iyi de oldu, gerçi görmeseydik birbirimizi ben Fethiye ye gidecek Feride yi arıyacaktım sonrada Göcekte olduğunu öğrenip belki de geriye pedellayacaktım =)). 
Böylelikle ben Göcekte Feridenin yanında kalıyor, yeni pisiklet dostlarımdan ayrılıyordum =((. 
Onlarda bu gece Göcek in güzel bir koyunda kamp atacaklar ve ertesi sabah yola çıkıp Fethiyeye pedallayacakalrdı. 
MUSTAFA abi me FİRUZAN a EMRE ye ve BAHAN a çok ama çok teşekkür ediyorum. Beni beraber pedallamak için yanlarına aldıkları için, yeni başladığım bu pisiklet turumda onların gücü hep yanımda oalcaktı
( ki olduda) Tekrar tekrar teşekkürler.. İşte yeni dostlarımdan ayrılma vakti gelmişti, beni eski bir dostuma sevdiğim bir insan emanet ettiler =)).... 




Pisikletimle ben artık Göcekte tatile girmiştik =)). Feride nin sayesinde. Ben ısarar etsemde çadırda kalacağıma o kabul etmedi bunu ve beni misafir etti Richard la kaldığı evde. Bu benim için büyük bir lüks olmuştu tabiki =)).
Göcek içinde küçük bir dükkanı var Feride nin, seramik üzerine. Bu seramikleri de kendise yapıyor benden söylemesi =))  çokta güzller. Pİsiklet dostlarımı uğurladıktan sonra bizde eskilere dalmıştık sohbet sırasında ve zaman çabucak geçi vermişti. Dükkanı kapatıp eve geçmiştik ve Richard la tanıştım. Müthiş sevimli gülen gözleri olan çılgın İngiliz. Evinin evim olduğunu rahat olmamı söyledi =)) akşamı etmiştik ve duş sonrası rehavet çökmüştü artık üstüme. Sanırım uyku zamanı geldi... =)) 

Bu sabah göcekte uyanıyorum =)) beni kahvaltıya çağıran sesle... 


 Kahvaltımızı Richard hazırlamıştı ve sunumu da Feride yapıyordu. Evin bahçesindeki çiçeklere ve yeşilliğa bakan balkonunda bu keyif verici kahvaltı beni kendime getirmişti. Göcek i yaşamaya başlamıştım işte şimdi tatil modunda... Pek istemese de kimse bu kahvaltıyı bırakıp gitmek ama iş vardı gitmek gerek tükkana =))))


Biz iki yaramaz tükkana gittik ama hala eskisi gibi yaramazlıklar sürüyordu bizde =)) vidadan oluşan küpeyi takıyıor Feride yıldız tornavidayla =)))


ve pisikletimin uğurunu yapıyor Feride =))

Dükkanda sıkıldığımı düşünerek beni Göcek in koylarında gezdirmeye götürüyor Feride, Göcek in güzelliği daha da büyülüyor böylelikle beni. Ben pisiklet sevdalısıyım ama Feride motorbisiklet sevdalısı. Atıyor beni arkasına ve vııınnnnn koylara =)) çılgın şöför yahuuuu.... 




Buralara doyum olmaz ki... Gezmekle de bitmez =)) gerçekten de güzel doğası var. Tükkana dönmek gelmiyor içimizden ama dönmek gerek.
Diğer dükkanlarda alışan insanlarda buranın sıcaklığı gibi hoş sohbet insanlar =)). Tükkan önünde saohbeti koyulaştırmıştık ve benim uzun kollarım yine ortak birini yakalamıştı yeni tanıştığım kişi ile =)). Kırgızistan a gelen Gürcan Abimin İstanbuldan yakın arkadaşıymış ve komşuymuşlar =)) dünya işte bu kadar küçük ve ben çok gezip çok kişiyle tanışıyorum sanırım.... 




Zaman hızla akıp gidiyordu bu güzel ortamda bu güzel insanlarla. Akşamı da etmiştik ki yemek işini ne yapacağız diye düşünürken Richard ın süprizi ile karşılaştık. Bize yemek yapmıştı, bizde yemekleri alıp evden geldik tükkanın oraya =))  hep beraber akşam yemeği sohbetiyle tadına varıyorduk o onların...
Geçmesin işte zaman, güzel böyle yaaaa.... Doyulmuyor işte böyle olunca yaşama...
Feride sana nasıl teşekkür ederim bilemiyorum ama bu güzel zamanlar için, tanıştırdığın güzel insanlar için, yaşattığın anlar için...


Bırakmak istemesemde bu kısa tatili ama yola çıkmak gerek...


pisikletim ve ben çıkmalıyız yollara yaşanacak yeni anılara pedal basmalıyız....


EVEREST OUTDOOR ' a teşekkürler...
                                                         www.everestoutdoors.com

yavuz A.

www.dagcini.blogspot.com
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder