16 Şubat 2011 Çarşamba

yaLnız yoLcuLukLar başLadı...



Asıl şimdi başlıyordu yalnızlıklarda pedal basma zamanı... 
O güzel insanları ve güzel yeri Göcek i arkamda bırakıp yola koyulmuştum artık. Akşamdan kalma havamla kalkınca sabah, havanın bulutlu olması hatta hafif yağmur çiselemesi acaba dedirtmişti bana. Acaba kalsam mı bir gün daha =)) yok ya yolcu yolunda gerekti ve gidilecek çok yol vardı daha. Çiseleyen yağmuru beklerken akşamın sarhoşluğunu üzerimden atmaya çalışıyor, eğlencenin yorgunluğunu unutmaya çalışıyordum balkonda bana sunulan enerji kahvaltısıyla =)))
Zaman ilerliyordu, bir an önce pedal basmalıydım. Ama dedim ya asıl şimdi işte başlıyordu sanki tur, çünkü yalnız pedallıyacaktı yolları. 
Bekle beni Kaş ben geliyorum =))




Herşey benim alehime mi ne bugün =)) Dakka bir gol bir oluyorum. Bu manzarayı görebilmek için tırmanmak mı gerekiyordu yani illaki =(( Yağmur ve tırmanış olmaz ki bu hemencik sabah sabah yahuuuu...  Neyse başladık artık pedallamaya ve durduk kendimizi yollara artık, ne çıkarsa muradımıza... Hedefimiz Akdeniz değil ama ilk hedef Fethiye oluyor tabiki... =))




Feride yi Göcekte şans eseri görmeseydim Fethiye den göcek e geri dönüş yapacaktım =)) bu tabelayı görünce tekrar aklıma geldi bu. Hafif yağmuru atlatmış ısınmaya da başlamıştım, dur durak yapmamak gerekiyordu bu akşam Kaş a varmak istiyorsam. Varacağım kesin ama erken varmak gerekiyor güzelliği yaşamak için... =))





Pedallamaya devam ederken bir anda gözüm km ye takılıyor, 500 km yi yapmışız bile =))) Bu sayıyı görmek güzel ve beni mutlu etti ilk defa yaptığım bisiklet turunda. "Acaba daha kaçları göreceğiz ve nereleri" diye düşünmeden edemedim tabiki... Yalnızlığın sakinliğinde pedallıyorum ama özlüyorumda bu güne kadar benimle olan pedal basan yol arkadaşlarımı... 

Uzun yollar ve yalnızlık...


Sabah erekn çıkmam gereken yola geç çıkınca (2 saat farkla) Fethiye ye de geç geliyorum tabiki. bu yüzdendir ki fazla dolaşmıyorum Fethiye de hatıra fotoğrafımı alıyorum her zamanki gibi ve yola devam =)) Yol uzun zaman az, pedallamaya devam mecburiyetten...





=))) Bu yol biter mi acaba bu akşama... Yğamuru atlatık ama gel gelelim rüzgar takıldı peşime... Gerçi ğeşime takılsaydı iyiydi, tam tersine bana inat karşımdan esiyordu yüzüme yüzüme bir tebessümle... Ben de kalmamıştı o tebessüm ama neyseeeee =((. Hesapta da ben sahil kenarından gidecektim Kaş a ama nerdeeeee sürekli tırmanış halindeyim bu ne ya yineee, tırmanmasam bile tepelerin arasından ilerliyor denizi kıyısından köşesinden bile göremiyordum. SAnırım bu Kalkan a kadr da sürecekti, dağların güzelliğini pisikletimle pedallayarak görecektim bu sefer... 






Yağmur, rüzgar derken saatleri ilerletmiştim mola zamanı diye düşündüğüm anda yeni bir tabela fotoğraf çekme hevesimi ortaya çıkardı =)). Köyümü de hatırlamıştım "Uğurlu" =)), umarım bu yazı gibi uğurlu olur yollarda bana =)).  Bu küçük molamdan sonra yola devam ediyordum ama yol hala tırmanıştaydı, bu nasıl olacak ben anlamadım yahuuu... Bu tırmanışlar bu yokuşlar beni biraz yormuş ve acaıktırmıştı ayriyetten, yol dostlarımdan alışkanlığıma devam ediyorum köy kahvesi gibi. Biraz daha pedallayıp bir köy kahvesine varıyorum aralara saklanmış, bağların altında... Yanındaki köy bakkalından yiyeceğimi alıyorum ve geçiyorum kahveye. Dün akşamki Türkiye yenilgisini tartışıyorlardı kahvede. Arada da yan gözle bana bakmadan da edemiyorlardı tabiki =)) meraklı gözler. Ne zaman acaba diye düşündüm, ne zaman gelecekti sorular... Sanki düşündüğüm cümlenin bittiğin anlamış olmalı ki amcamız beklenen soru geldi =)). Nereden, nereye , ne iş yaparsın nerelisin ve bir sürü sorular =))) 
Ama gel gelelim sorduğum sorunun cevabını alınca kala kaldım işte o an =)) "dayı bu yol hep böyle mi? yokuşlu mu?" ve işte şok eden cevap " he böyleee..."" eliyle gösterir " böyle geldn ya, işte böyle de gideceksin bu yol gider Kaş a..." bunun üzerine birşey daha soramadım, gülümsedim kaldım =)) süperdi dayım... 
Eee o zaman yola koyulalım, pedallayacak çok yol var... 



Ahhh ahhh kimse yok kiii yanımda Pataraya uğrayalım =)) daha önce gördüğüm için bu seferlik es geçiyorum bu güzel sahili ama bir gün tekrar geri gelip kalacağım burada.. Hedefimizde belli o yüzden pedallama devam... 



Artık Antalya il sınırındaydım, bu sadece il sınırına girmek değildi. Bir bölgeden Ege'den başka bir bölgeye Akdeniz 'e geçişte yapıyordum. Beni bekleyen süprizle beraber geçiş yapıyordum tabi ki her zmanki gibi... 
Bi bırakmadı ki rüzgar peşimi yahuu... Yeni yapılan bir yolda ilerliyordum Kalkan a doğru ama yeni yolda sağlam bir tırmanış vardı =(( bu birşey değil asıl kötü olan karşıdan gelen rüzgardı. 4 km lik tırmanış oldumu sana 8 km.... Yürüme hızı genelde beş km hızdır ve ben bu bayırda pisikletimle işte ancak 4 veya 5 km hızla ilerliyordum. Sanki pedal basmıyordum rüzgar yüzünden... hem tırmanıyor hemde rüzgarla savaşıyordum ki birde kamyonlar başıma bela oldu. Klaksiyon çalmaları yetmiyormuş gibi birde "hemşerim nereye nasıl çıkacan bu bayırı , yavv nasıl çıkıyoooonnnn sen bu yokuşuu... " gibi sorulara cevap vermeye çalışıyordum el kol hareketlerimle...  =)) yahuuu zaten zor çıkıyorum hadi konuşturmayın beniiiiiii.... 




Beklenen an en sonunda gelmişti, tırmanış bitmişti =)) Güzel bir manzaraya yolculuk yapıyordum şimdi. Eski anılarımı canlandıran Likya yolu tabelalarını görünce heyecanlandım ve hemen anı fotoğrafı çektim yeniden. 2001 yılında yürümüştüm Likya yolunu çok güzeldi. şimdi tekrar hyürümek istedim ve sanırım yürüyeceğim... Tam tepedeyim, manzara süper ve uzaktanda olsa Kalkan gözüküyor =)) süper... 
Pedallamaya devam ve işte Kalkan a vardım =))



Muhteşem Kalkan =)) baka kalıyor ve yoluma devam ediyorum.
Nasıl olsa daha muhteşimine yolculuk yapıyorum. =)) denize de ulaşmıştı artık, deniz kenarından deniz kokusunu soluyarak pedallıyordum Kaş a doğru. Aştığım o tepenin ardın da bırakmıştım rüzgarı da yağmuru da en güzeli de buydu =))) belki de... Ama anladım ki bu yağmur hep peşimde olacak, bakalım ne zaman beni yakalayacak... 


Ne yaparsın yolun tadını çıkarmak gerekiyor artık... Güzel vadiler, vailerin içindeki küçük kumsallar ve denizin mavisini seyretmek çok ama çok güzel içine çektikçe denizin kokusunu... 




Pisikletime karşı, motorbisikletler =)) 
Ben onlara bakıyorum, onlar da bana garip garip... "Onunla gitmek kolay kardeşim kolaysa bisikletle gidin bu yolardaa" =)) dedim içimden tabi kii... Herkes tadını çıakrıyor buraların bizim haricimizde =((( yazık... 



Bir hatıra almadan olmaz, kendimi çekeyim bari... 
Zaman hızla azalıyordu, gerçi zamana karşı yarışıyorum ama yine de erken varmak istiyorum Kaş a. Küçük bu moladan ve seyir keyfinden sonra yola devam ediyorum. Yorgunluğumla beraber =))



 Kaş Kaş Kaş =)) 
Artık nüfus 6901 oldu bu akşamdan itibaren... Bugün çok yorumdum bu güzelliği görmek için ama deydi beeee... Ben Kaş a gelme heycanını yaşarken birden aklıma geldi Kaş a daha 7 km olduğu =(( ve yeniden bir süpriz beni karşılıyor... Yorgunlğumu yaşayamadan daha son yokuş beni çok fena etmişti çok =((  bu ne ya şaka mı bu? Sanırım yorgunluktan olsa gerek bu yol bitmiyordu, tırmanıyorum tırmanıyorum bana mısın demiyor yol yahuuu... Akşam olmasına rağmen fena bir sıcakt bastırmıştı... 
Neyse ki her şeye rağmen o güzelim yere varmıştım... Migros önünde de Şahin Şahin hocamla buluştum, bu akşam onda misafir olacağım... Eskilerden sevdiğim dağcılık hocalarımdan biri ama artık Kaşta yaşıyor ve yamaç paraşütü içinde... 


Kaş a iniş yapmıştım ama meğersem eve gitmem için gördüğünüz bu bayırı çıkmak gerekiyormuş. O yorgunlukla ve bu diklikte bayırı çıkamazdım, o yüzden ittire kaktıra bisikleti eve olaştım akşam vakti. Akşam yorgunluk fena çökmüştü duş sonrası bu yüzden bir kaç bardak su içip bir de ağrı kesici sandoz =)) hemen uykuya geçtim. 
Kaş ın tadı nı yarın çıkaracağım artık... =)) 






Ertesi sabah biraz naneli bir hava beni bekliyordu. Her ne olursa olsun Kaş ın güzelliğinin önüne geçemiyordu ama bu hava. Hocam a takılıp yamaç paraşütü yapmaya gittik. Yabancı bir grup vardı onlarla atlayış yapılacaktı. Aşağıda esen hava yukarıda birden esmez oldu ve beklemeye başladık. Saatler sonrasında hafiften esen bir rüzgar yakalandı ve atlayış gerçekleştirildi zor zahmet. Böyle olunca da tadı pek çıkmıyacaktı zaten sonrasında da rüzgar yeniden durdu... Benim atlayış başka zamana kalmıştı artık.... =))) 





Güzelliğini yaşıyordum Kaş ın. Yukarıda ki bu manzara ve aşağıda ki kahve keyfi süperdi süper...
Kaş ı seyredip kahvemi yudumlarken not defterime şunları karaladım;

 "kendimden sıkıldığım anlarda hep yolardaydım ve nedense kendimi yollarda buluyordum. Ama bu sefer Kaş'ın sakinliğinde kendimi dinlediğimde, yağmurun toprağı ıslattıp o toprak kokusunu yayıp içime çektiğimde mutlu olduğumu anladım... Kendim gibi yolların çoşkusunu Kaş'ın sakinliğine bıraktım, çay bahçesinde içilen hatırı sayılır Türk kahvesinin tadında yaşıyorum. Şimdi Kaş tayım , yarın yollarda..." 




=) sakinliğini ve güzelliğini yaşadım Kaş ın. Akşam evde toplanılıyor eski ve yeni dostlarla. Herkes bir alem ve herkes yol dostu. Ben onlara onlara onlarbana şaşıyor her nedense. Bu yollar gidilir mi bisikletle diyorlar ama kendileri hem yamaç paraşütü hemde serbes paraşüt atlayışı yapıyorlar. Hepimizin ortalk noktası ise hep yolardayız ve yollarda tanışıyoruz birbirimizle... Geceyi sabah ediyoruz =)) sohbetin tadında...

 
Şahin hocama teşekkür ediyorum beni evinde misafir ettiği için....
ve sabah hatıra fotoğrafını çekip ayrılıyorum Kaş tan...
Yol dostları ile yollarda görüşmek dileğiyle....


EVEREST OUTDOOR a teşekkürler...


www.dagcini.blogspot.com

yavuz A.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder