6 Mart 2013 Çarşamba

şaşırtan şelale...


pisiklet çoçuk anıları =)


Güne başlangıç erken olsa da buluşma biraz geç oldu =) taşları atıyorum anlayana...
yine sabah gelen bir telefon hazırlanmamızı yavaşlattı, birini de fena kızdırmış gibiydi =)
neyse ki her şey tatlıya bağlandı sonuçta, geç gelen trenle beraber =) 


Mersin istasyonundan karşılıyoruz Adanalı gençleri =) 
bu hafta Ruhi ve Ata bize misafir oluyor, biraz pedal çevireceğiz hep beraber.
sabah sakinliğinde simit çay kahvaltımızı yapıyoruz, o kadar sakin ki sanırım Ruhi fotoğrafın çekilmesini bekleyemeden uykuya dalmış =) ama Ata ve sefgili eşim Seda cin gibiler maaşallah =))
Klavuzumuz kargayı bekliyoruz =)) karga mı kim? tabi ki Uygar =) -kızma bana Uygar- 


geldi bu günkü rehberimiz ve hemen yola koyulduk. havanın güzelliğine kapılıp pedalla kuvvet bastık uzadık sahil boyundan Elvanlıya doğru. 


sana da merhaba Ruhi Akkuzu =)) 
sanırım biz diğerleri gibi olmasa da keyfini çıkarmayı seviyoruz bisikletin, sevdiklerimizle beraber pedallamak her zaman mutluluk veriyor ve bu mutluluk heyecanlar doğuruyor. sonuç işte Ruhi gibi heyecanımızı mutluluğumuzu dağıtıyoruz. 
böyle de olması gerekmez mi?



Sefgili karıcım Seda dalmış uzaklara, tek dişi kalmış yeşillik dikkatini çekmiş olmalı. Uzaklarda beton yığınları,  arada mavi bir deniz, çölleşmiş bir toprakta tek bir yeşillik, dikkati gerçekten de üzerine çekiyor ve yazık... 


antik liman kentinin üzerine kurulmuş gereksiz beton yığınları



bir kaç tel örgü içinde korunmaya çalışılıyor. neyse ki son zamanlarda bu canım antik limanı yeniden restore ediyorlar, kurtarmaya çalışıyorlar. 



biraz buruk pedallamaya devam ediyoruz hedefimize doğru. 


yol ne zaman nereye götüreceği belli olmaz aynı zamanda da ne sunacağı belli olmaz =)) 
öğle yemeğimizi alıyoruz el arabasında meyve satan abimizden.
nereye gidiyorsun? nerede satacaksın bunları? diye sordu Ata, aldığımız cevap iyiydi
yolda satıyorum ben bunları =))
harbiden de öyleydi vallah, sonuçta bizde yol kenarında durdurup aldık meyvelerimizi =))
  

ana yoldan saptık köy yollarımıza, biraz da yokuşlar başladı gençleri zorlayan =)
her şeyi anladım ama bir tek şu bizim milletimizin turist sevdasını anlayamadım!
ne bu kardeşim hem uzaylıymışız gibi bakarlar hem de Hello Hello diye bağırırlar arkamızdan...
doğru dürüst selam veren yok vallah =(


yollar fena =)) yani bizim Ata ve Ruhi için...
yukarıda ki fotoğrafa aldanmayın derim =) beni görünce atladılar bisiklete pedallamaya başladılar... 
=) daha sonraki fotoğraflarda ıspatım var... 


köy yollarını aştık, stabilize yollardan aşağıya indik ve =) beklenen mekana az kala düzlüğe çıktık
güzel bir iniş oldu gerçekten ama daha şelaleyi görmeden geri dönüşte bu bayır nasıl çıkılır diye düşünmeye başladı bazı arkadaşlarımız =) 


işte o an...
bizi gerçekten şaşırtan şelale... 
bunun bu kadar güzel olacağı hiç aklıma, aklımıza gelmemişti. sol gösterip sağ vurdu bize şelale. 
o nasıl bir görüntü o nasıl bir ses o nasıl bir güzel dökülüş yahuuuu =))
ağzımız iki karış açık yaklaşıyoruz şelaleye hep beraber...


pedalladığımız değiyor =) hatırasını da yapalım diyoruz şelalenin...
kayanın üzerinde olmamıza rağmen düştüğünde  su tanecikleri fena ıslatıyordu bizi =)


herkes sevdiğiyle fotoğraf çektiriyor şelale başında =)




fotoğraf faslından sonra dev makaralara yatan yatıp güneşlenen Uygar ı rahatsız ediyoruz =)



yoldan aldığımız armudu -hem de iyisinden- ve çileği öğle yemeğimiz olarak indiriyoruz midelere =)


güneşten faydalanıyoruz hala =)) eee ıslanınca deli gibi kurumaya çalışıyoruz şimdi =)


=) 


hep biz çekilecek değiliz ya =) pisikleterimizde ünlü olsun...


şelaleyi Ruhi fotoğraflarken ben de makinesinden yararlanıyorum =)


yalnız ağaç, tek başına kalmış sandalyeye gölge olduğu gibi dostluğunu da paylaşıyor... 
yalnız dostlar...


geri dönüş başladı...
köprüler, sular geçildi duvarlar aşıldı, beklenen an geldi =) 


işte 
Ruhi 
ve 
Ata
=)


hep bisiklet bizi taşıyacak değil ya =) 
biraz da biz bisikleti taşıyalım abi 
dediler ve sırtlandılar bisikletleri çıkmaya başladılar yokuşu yaya olarak =)
bir ara pedallarlar artık =)


sahil boyu pedallamamız ve eve dönüşümüz başladı...


bisiklet sevdalısı Emre kardeşimizi de çekelim dedik =)


sahil kenarında denizin keyfini çıkarark pedallıyorduk ve dikkatimizi etrafımızdaki insanların Türk olmadığı çekti. hepsi sanırım Suriyeliydi...


küçük bir mola verelim dedik =) aklımızda olmayan bir fikri aklımıza soku verdi sefgili karıcım =)
"şimdi cips bira olacak ki ne giderdi beeeee..." demesin mi!? =)
hadi o zaman diyip alındı biralar cipsler, gelsin keyifler denize karşı ooohhhh...


şerefinize...



hoş sohbet tadı damağımızda bırakıyor pedallamaya geçiyoruz...


her şey dört dörtlük olacak değil ya illaki bir aksilik bizi bulacak =(
lastik patlamadan olmaz tabi, ekip hızlı =) çıkar alet edavatı iç lastiği yooopp oldu bu iş, kim uğraşacak yama yapmakla =)


pedallamaya devam, öndeki ekibe yetişmek lazım... 


arada bir çok fotoğraf çekmek isterdim ama makinenin bataryası bitince kalakaldım =) zaten daha fazlasını da görmeyin sonra bize kızarsınız. eğlenceyi okumak değil de yaşamak lazım =) bekleriz... 


Güzel bir cumartesi günü daha sevdiklerimizle pedalladık mersin de. her anı tadı damağımızda kalan bir tur oldu.
 bu güzelliği yaşatan
 öncelikle sefgili karıcım
 Seda ARSLAN a,
 sonra 
Ruhi AKKUZU, Ata ÜÇBUDAK ve Uygar KARABAY a 
teşekkürlerimi bir borç bilirim.. 

pisiklet çocuk...        

www.dagcini.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder