13 Kasım 2010 Cumartesi

GPA 4 bisikLet günLüğü ...


2-3-4 ekim 2010
Bir hayaldi başlangıcı, yolların çağrısına gitmek isteyen.
Hayallerin iki cümle ile yıkıldığı zaman sonrasında, hayallere daldığım anda, hiç sevmediğim ama mecburuyetten başında kaldığım internetin sayesinde gördüm Gökova pedallarının altında  4 bisiklet turunu. Fotoğraf hevesim yüzünden bir fotoğraf araştıyordum ki fotoğrafın birinde alakası olayan bir pankart üzerinde daha önceki senelerde yapılmış olan GPA turu yazıyordu. Ben de bunu internette araştırıp bu sene guruba katılma şansım olduğunu fark ettim.
Başvurumu formunu doldurup katılım ücretimide yatırdıktan sonra baktım ki GPA4 listesinde adım vardı artık. Günlerin geçmesini bekliyor heyecanım dahada artıyordu ki o gün geldi çattı.                                     
 Sabah yapılan son hazırlık kontrollerinden sonra otobüs saati gelmişti. Bizimkiler beni uğrluyor yine “erken dön tamam mı?” diyorlardı. Benim ne yapacağım belli olmaz ya işte o yüzden bu sözler, gerçi haklıda çıktılar ya neyse  =)) . 
Bana bu yolculukta ve katılacağım GPA 4 turunda yol arkadaşı olacak olan Sibel hanım sakatlığı yüzünden gelemiyordu. Bu üzücü olmuştu ve ben de bir bilinmezliğe yolculuk yapıyor oluyordum. Dağcılıktan alışandım ama bu gibi faaliyetlere ama bu sefer hiç tanımadığım kişilerin hiç bilmediğim bir bisiklet faaliyetin içene yolculuk yapıyordum.

Bir ekim sabahı gözlerimi Muğla otogarında açıyorum. Beklediğimden soğuk bir  Pazar günü karşılıyor beni. Benimle birlikte diğer otıbüslerden de bisikletçiler uykulu gözleriyle otobüslerden iniyor ve bagajlardan bisikletlerini indiriyorlardı. Otogarda toplanalıcağı için bir köşeye toparladık bisikletlerimizi ve beklemeye başladık gelecek olan görevlileri. Alaca karanlığı aydınlığa çevirmeye çalışıyor güneşin yüzünü göstermesini bekliyorduk ısınmak için ama bu bekleyişi de içmizin ısınması ile desteklemek için otogar lokantasında sıcak çorbalarımızı içmeye başlamıştık. Sofra adetidir yeni tanışılan insanlarla muhabbet, bizde öyle yaptık.

Zamanı gelmişti kampüse hareketin. Herkes hazırlklarını yaptı ve bisikletlere atlayıp pedal çevirmeye başladık. Bugün Muğla Üniversitesi kampüsünde kamp atacağız ve yarın oradan hareket edeceğiz. Yemek sohbetinde tanıştığım Kuvvet Hoca ve Çoşkun abi ile hareket etmeye başlamıştım ben. Beraber pedalladık kampüse ve kamp alanına kadar. Kamp alanı yavaştan dolmuştu gelenlerle ve peş peşe de geliyordu herkes. Bizde çadırlarımızı kurduk, ben biraz uzak kaldım kamp alanından ve birbirii tanıyan gürültücü insanlardan =). Birde köşede bir ışık vardı ondan faydalanmayı düşünmüştüm ve düşündüğüm gibi de oldu. Çok işime yaradı =). Çadırım kapısından tüm kampı görüyordum hakimiyet bendeymiş gibi =).
Saatler geçmiş 175 kişi olan tur sayısının çoğu gelmişti. Garip olan ise gruptaki 174 kişi birbirini tanıyor gülüp eğleniyor sorular ardı ardına soruluyor ve yapılan onca bisiklet faaliyetleri anlatıyordu birbirlerine. Ama gel gelelim bir kişi bütün bu olanları dışarıdan seyrediyor bir anlam vermeye çalışıyor,kulağındaki mp3 teki müziğini dinliyor. Birbirini tanıyan bu 174 kişi bu bir kişiyi tanımıyor.  Tabi o bir kişi de kimseyi tanımıyor. Garip ama güzl bir görüntü =)) bu arada o bir kişi de tabiki benim...

Tanıştığım üçüncü kişi fotoğrafta bulunan Senem Gökçe sevimliliği yanında bisiklette de iyidir kendisi. Ayrıca moda ikonu gibi renk uyumu olmazsa giydiklerinde olmaz bakarmısınız nasılda süslü =). Neyse aslı söylemek istediğim tanışmamızda geçen dialogtu. Günü değerlendirmek için akyakaya denize gidiyorduk hep beraber ve arabada yanıma oturdu senem, nereden yani hangi şehirden katıldığımı sordu bu tura. Ben de normal olarak geldiğim yerin saakarya olduğunu söylediğğimde yüzündeki şaşkın ifade beni şaşırtmış ama slında o daha da şaşırmıştı kendisine =) . “yaa sakarya nerede? Orası neresi ? “ ddiğinde baya güldüm ve o daha çok güldü. Sonra “ben birde harita işi ile ilgileniyorum ve sakarya neresi blmiyorum yuhh bana” diyince daha da güldüm =). “sakarya –adapazarı” diyince oh beee bildim demesi kendisin, rahatlatmıştı, arabadaki herkes geçen bu diaoğa gülüyordu bizim gibi.

Evet beklenen gün gelmişti. Bisiklet turu başlıyordu bugün.üniversitenin verdiği kahvaltı sonrası hep beraber pedal çevirmeye başlıyacaktık, Akyaka ya doğru. Uzun ve güzel bir yol,heyecanın her daim arttığı saatler. Çünkü ilk defa böyle bir grupla böyle uzun bir turda pedal çeviriyordum.
Turu düzenleyen ekip tarafından ve bu turun hatırası olalar verilen bisiklet formalarımızı da giymiş hareklenmiştik bile çoktan. Orman içi patikaları, deniz kenarı yolar, yorucu yokuşlar, güzel inişler derken 70 km yi bitirmiş kamp alanına gelmiştik. Bu günü Akyaka kamp alanında geçireceğiz. Yorgunluk güzel,güzel uykuya sebeb olacak ...

                                                                                                  yavuz A.
                                                                          www.dagcini.blogspot.com                                                                                                                                                                                             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder