15 Kasım 2010 Pazartesi

bugün Ören e gidiyoruz...





Akyaka da gecelemek güzel oldu, dün geceki soğuktan sonra =)


Kampı kurarken gecenin sıcak olacağını söylemişti Kuvvet hocam ve haklıydı da. Bizde hocama katılıyor ve bunun uygulaması olarak kurduğumuz çadırların dış tentesini kurmuyorduk. Çoşkun abi, Kuvvet hocam ve ben artık beraber pedallıyor ve kamp alanında da hep yan yana kamp atıyorduk, bu kamptan itibaren.


Dün Akyaka ya geldik, kampımızı attık ve denizin tadını çıkardık güneş batarken. sıcak günün serin sularına bıraktık aslında kendimizi ve =) çokta güzeldi. Denizin keyfini çıkardıktan sonra bisikletlerimize atlayıp (hala bisikletleyiz, sanki bütün gün bisiklete binmedik =) ) merkeze oganizasyonun akşam yemeğine katıldık. Akşam yemeğide balık ekmekmiş, çokta severim yaaaa =(. Neyse ki lokanta sahibi bir güzellik yapıp benim balık ekmeği tavuk ekmeğe çevirdi. Böylece atlatı verdk akşam yemeğini.Aslında yemek öncesi içilen biralar bize keyif vermiş böylellikle yemeğin keyifsizliğini bastırmıştı.
Yolumuz kampa gitmiyordu yemek sonrası, Kuvvet hocam, bir tanıdığı olduğunu ve bizi evine davet ettiğini söyledi ve oraya doğru pedalladık. Güzel bir rakı sohbeti yapmış, onları tanıdığıma da çok mutlu olmuştum. Kampa geri döndük ama gece bizim için bitmemişti. =) Kuvvet hocam, Çoşkun abi ve ben eski tahta masada kahve sohbeti yapıp geceyi tamamlamıştık.


Sabaha güzel başladık =)) pedallama zamanı gelmişti. Bügün çok güzel bir yoldan ilerliyoruz, muhteşem deniz manzaralı.Bu akşamki kamp yerimiz Ören ve oraya doğru ilerliyoruz ama arada Akbük koyunda deniz keyfi yapacağız ve yapacağımız deniz keyfinden sonra aslında bizi güzel bir tırmanış bekliyordu. 
Pedallar çevriliyor yollar hepimize vız geliyordu =). Muhteşem deniz manzarası ve deniz kokusuyla, çam kokuları arasında Akbük yol ayramına gelmiştik yolda isyanları oynayanlarla beraber. İsyanların sebebi ise denize gireceğimiz bu koya gitmek için bir iniş yapacaktık ve gelir dönüşte yani deniz ve yemek keyfinden sonra sürekli tırmanacaktık.
Gerçektende isyanlar normal =)).


Muhteşem deniizzzz...


Bisikleteri park edip olanca hızımızla kendimizi bu muhteşem suya atmak için can atıyorduk ki öylede yaptık. Kilometrelerce pedallamadan sonra bu hafiften serin su çok ama çok güzel geldi allaaaahımmm süperrrr... Deniz sonrası güzel bir duş ve yemek yola koyulmadan önce hepimize moral yüklemişti. Ne de olsa fazlasıyla tırmanış yapacaktık...


 Yapılan keyiflerden sonra yola çıkma zamanı gelmişti =(( ama yapımaz ki bu, bırakılmaz ki bu güzellikler...
Artık ayrılmaz olan üçlü de yola hazır gözükyor soldaki fotoğrafta gördüğünüz gibi =). Soldan sağa =) ben, Kuvvet hocam ve Çoşkun Abim...
Hadi bakalım tırmanışlar bizi bekler...
Yola koyulmuştuk ki daha yol ayrımına gelmeden, koydan çıkışta demiştim ya herkes isyanları oynuyor diye gerçekten de öyle olmuştu ve ilk bayırda dökülmeye başladı herkes =). Ben ve Kuvvet hocam ilk defa katılıyorduk bu tura ama Çoşkun abi ikinci defa bu yollarda pedal basıyordu. Bu yüzden "abi bu tırmanış nasıl ben korkmaya başladım herkes dökününce" dedim ve Çoşkun abi sadece güzel bir gülümseme ile pedalladı yanıpdan ayrıldı. Alalalaaahhh sanırım fena tırmanacağız. =)) Beni tek mutlu eden ise bu tırmanışın sonunda illaki bir iniş olacağıydı... Ve beklenen an, tırmanıyor hatta tırmalıyordum =)). Zorlanmıyoruz diyemem tabiki de biz yaşlılar zorlanıyoruz, gençlerin yanında. Gençler ise yokuşu tırmanıyor, geride kalan var mı acaba diye geri de iniyor ve tekrar tırmanıyorlardı. Bunlardan biride güzel gülüşü ile İzmir den Önder di. Hızlı genç kendisi ve iyi de bisiklete biniyordu kereta. Bir iniyor bir çıkıyor bayırı ve hadi abi diyordu bana serseri. He birde yanında onun kadar kereta =) arkadaşı Aykut vardı. O da benim gibi bisiklete yeni başladığı için Önder in peşinde helak oluyordu =)). Her ikiside bu yol boyunca yolu güzelleştiren çocuklardı, sağolsunlar. Tırmanış yorgunluğunun yanında muhteşem denizin manzarası yanımıza kar kalmıştı. En güzel tanışma yeriydi birde bu tırmanış noktaları =). Çünkü herkes çok yavaş çıkıyor, mırıldanıyor ve zamanın anlamadan geçmesi için birbirine laf atıyordu. İki kerataylada böyle samimi olmuştuk zaten.


Önder ve Aykut iki güzel insan...


=) Sağa sola laf atmalar, güzel sohbetler ve Önder in bizi gaza getiren müziklerinden sonra en sonunda tırmanışı bitimiştik artık. Şimdi daha keyifli zamanlar başlıyordu, inişler. Zirveye çıkmanın keyfini gözün görebildiği deniz güzelliğini seyrederken yenen çikolatalar daha da arttırıyordu.
Manzaranında keyfini çıkararak inişe geçmiştik artık ve kamp alanına da yaklaşıyorduk. Ören e girmeden önce grubu toparlamak için durmuştuk ve günün kritiğini yapıyorduk. Herkesin ağzında ise akşam çadırları kurup bira keyfi yapak vardı. Bir an önce herkes gelsede Ören e giriş yapsak...


Heeeeyyyyooooo en süper çimenler ve süper bir kamp alanı =))
Aslında kamp alanı bir lokantanın bahçesi ama güzel yanı deniz kenarı ve dediğim gibi çimen üstündeyiz. Çadırlarımızı yine yan yana koymuş ayrılmaz üçlüyü yaşatmaya devam etmiştik. Keyif yapma zamanı artık ama bir anda Kuvvet Hocamız ortadan kaybolmuştu =)). Bİzde Çoşkun abi ile biraz etrafı dolaşıyorduk ki bir den Çoşkun abinin dondurma krizi geldi ama ne yazık ki dondurma bulamamıştık koskoca yazlık mekan Ören de. Ahh be ahhh, yazık oldu abime =)) onun yerine daha tatlı bir insan olan Kuvvet hocamızı bulmuştuk =). Hep beraber bira keyfi yapıp koyu sohbetin dibine vurduk vallahh, çokta güzel oldu...


 Geceyi bisiklet dostlarıyla sohbetle kapatmak istesekte, sohbetin güzelliği geceyi bitirmemizi engelliyordu.


                                                                                                                                  yavuz A.





www.dagcini.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder