28 Şubat 2011 Pazartesi

Mbg li olmak... =))

 


Bu pazar (27.02.11)rotamız Kuzucubelen oldu... 
Herkez sabahın bu saatinde uykusunu uyurken ya da güzel bir kahvaltı yapmak için hazırlıklarını yaparken bizler ise pazar pedallamamız için toplanıyorduk şehrin göbeciğinde =)) 
Mersin bisikletli gezginler (mbg) olarak toplanıyorduk pazar sabahları. Ama benim adım belliydi "pisiklet çocuk" sanırım bu toplulukta herkeszin bir adı oluşuyor. Mbg ler olarak daha da iyiye gideceğimiz kesin bisiklet konusunda....






Nedense bu pazar az kişi vardı pedallayacak ve sanırım çekirdek agrupta hep bu olacak gibi =)) ama gelemeyen arkadaşlarda sağlamlar söylemeden edemiyeceğim. Sanırım bu hafta yağmurdan korktular =))). Geçen hafta fena yağmur yemiştik ne de olsa heheheehhee =))
 Gerçi Mersin merkez güneşli ama gideceğimiz yer fena kapalıydı ama biz yine de kara bulutların içine pedallamaya kararlıydık. 
 ben, Nüzhet hocam, Ahmet abi, Mehmet Ali abi ve Anıl beşlisi olarak pedallamaya başlamış yola koyulmuştuk bile, her zamanki şaşkın bakışlar arasıda....






Şehirden kaçış için ana caddelerden geçişlerimizi yapıp ara sokaklara pedallıyorduk. Her pedallayışta şehirden uzaklaşıyor, yüzümüzde gülücükler daha da artıyordu her nedense =))).
Yol boyunca yanımızda olan su kanalı bana Bişkek i hatırlattı ve çok fazla da özletti =(( . Orada da böyle bir kanal kenarında giden parkurum vardı. Çamur deryası içinde pedallardım ve mutlu olurdum. 
Özlemler içnde şehirden kaçıyorduk pedallarken....







Hocam burada fena pedallıyor bayır, çayır, dağ, tepe dinlemiyor =))  ama hatırladığım kadarıyla Mehmet Ali abim burada bisikleti elinde çıkıverdi ayıııp yaaaaaaaaaaa =))
Yavaş yavaş yukarı doğru tırmanışımız başlamıştı ve ardımıza baktığımızda şehrin hengamasini görmeye başlamıştık gezdiğimiz tarlaların arasından. Sağol Ahmet abi bu parkur için süperrrr... 


Biz köylerin arasına dalmıştık artık, şehirden kaçış aslında bu kadar kolaydı işte. Tarlalarında çalışan bayanlarımızla selamlaşıp hal hatır soruyor birazda muhabbat ediyorduk kii " onlar dağcı giderler  her yere dolaşırlar aahhaaa fotoğraf çekiyorlar =)) internettede olacak dimi, Fuuunndaaa kız faceinde bak bize nasıl çıkacağız..." diye bir diyalog geçince şaşkınlığımı saklıyamadım... Funda gülüyor bense ondan  daha çok şaşkınlıkla gülüyordum... =)) E hadi öyle olsun dedim ve yanlarından ayrıldım, şaşkınlıkla pedallıyordum...



Ayşe teyzemiz de iş başındaydı =)) kendisi kadar sevimli kayunları, kuzuları ve keçileri ile pazar yürüyüşündeydi sanki onları otlatmaya giderken... Nasıl bir güzellik içindeyim anlayamadım. Üç pedal ötem gerçekleri ve güzellikleri sunuyır bana, şehrin sahteliğini yok edercesine.... 



Türkiye nin her tarafı soğuktan donuyor ama gel gelelim Mersin de ise baharın müjdecisi çiçekler canlanıyor. Bu güzelliği sunan ağacın tadını çıkarıyoruz ve bir iki poz almadan edemiyoruz. Ama bizim gibi bu çiçeklerin tadını çıkaran başka birileri daha var =)) arılaaaarrrr... Ağaç arı doluydu vallah, az kalsın sokacaklardı bizi hehhe =)))






Köylerin arasından ilerliyor, kanal boyuda pedallıyorduk manzaranın ve havanın tadını çıkararak =))) tekrar söylüyorum gelmeyenler çok şey kaçırdı beeee =))




Herkez bir koşuşturmaca içinde bu pazar... Biz pedallamanın heycanı yaşarken Mersin halkı da ekmeğinin telaşı içinde. Bu nasıl güzel bir yoldur ki bizi bu güzel insanlarla tanıştırdı. Sercan dı bize limon veren gencin adı ve gözleri gülüyordu hayata karşı. Şaşkınlığını da saklamıyordu ama =)) "sıcak değilmi abi, yanmıyor musunuz sütünüzdekilerle? ben sanıyorum vallah yaa çok sıcak..." diyordu... Sırtlanmış limon dolu sepeti haldır haldır yürüyordu, o termemiyece ve sıcak olmayacakta kim olacak...
 Ahmet abi de diğer taraftan, giderken " kolay gelsin..." diyordu ayrılırken. İşçilerin çavuşları "kızlar size diyorlar..." diyince kızlardan şöyle bir cevap geliyor =)) " saağooll deedik yaaaa..." Uzatma çavuş çalışıyoruz hehehehe der gibi.... 
Gülmelere devam ediyoruz oradan ayrılırken =))) 




Anıl a teşekkür ediyorum bu fotoğraf için bana poz verdiğinden dolayı. Güzer kareler yakalaya çalışıyoruz belki biri bizi keşfeder diye =))) 

İlk mola yermize geliyoruz... Gelsin çaylaarrr....




Bizim bu beşli biraz da haylaz çıktı =)). Bakın hele bir bisiklet ayaklığıyla neler çıkarıyorlar başımıza ve eğlenmeyi de biliyorlar hani yani biliyoruz. Sadece bodozlama pedallamıyoruz =))




Ahmet abi ayak yardımıyla tam dinlenmeye geçiyor, bende yaşamın güzelliği karşısında yenik düşüyorum =)) bu yüzden kendimi intihar edeceğim hehehehehhe =))))))


Kale köyündeydik ve işte bu da onun ıspatıydı. Kaleden bir parça.. Yan tarafındaki küçük bahçede çalışanların fotoğrafını çekiyordu ki Ahmet abi b,rden çalışanlardan biri " çekme beni ben işe yaramaz adamın, ne etcen çekipte hele boşver...." diyi verdi. Yaa bugün bütün güzellikler bizi buluyor, nasıl gerçek bu insanlar ve doğallar.... =))




Pedallamaya devam... Güzel limon bahçelerinin arasından geçiyor, dere kanarlarında yolumuza devam ediyorduk. Hava da sağolsun beklediğimizden iyiydi... 


İlerlediğimiz yolda neler çıkıyor karşımıza =)) işte onlardan ikisi. Sanırım bu köyün en sevimli çocukları bunlar. Biz kısa bir açma germe molası vermiştik ki yanımıza yanaştı Recep ile Ferhat =)) ve onlarda bize katıldışar çaktırmadan. Bisikleti süren REcep 5 e , arkada oturan Ferhat ise 3 e gidiyormuş. Vallah hiçte göstermiyorlardı, sevimli arkadaşlar... =))




Köyden ayrılıyor, yaptığımız açma germe sayesnde rahatlatıktan sonra kasları başlıyoruz dağlara doğru tırmanmaya. Tırmanıyor ve ilerliyoruz ama gökyüzü bize biraz karamsar bakıyor =)) Olsun be biz yine de tırmanmaya, pedallamaya devam diyoruz... Bütün güzellikler bizi bekliyor ne de olsa... 



 Çok fena tırmanmıştık, kısa bir mola vermek gerekti biraz soluklanmak ve manzaranın tadını çıkarmak için. Ama o sırada bu güzelliklere kendini bırakmak isteyen Ahmet abiyi aşağıya atlamaması için büyük ikna terapisi yapıyordu Nüzhet Hocam =)) "Daha görülecek güzel yerler, pedallanacak yolar varrrr, aypmayın Ahmet bey" diyordu hocam. Neyse ki vaz geçti Ahmet abi de... Hadi o zaman pedallamaya devam diyip yola devam ettik hep beraber.... 


 Bu evi buraya kondurmak kimin fikri bilemedim ama tebrik ediyorum arkadaşı... =)




Stabilize yolardan asfalt yolara çıkıverdik ister istemez. E ne yaparsın bu da lazım pek istemesakte varacağımız notkaya bu yol gidiyor işte... Tırmanılın verdiği mutlulukla pedal çeviriyor ve sıcağın etkisiylede suyumuzu sıfırlıyorduk. Dedim ya beklenenden sıcaktı ve su tüketimide aynı ölçüde fazla oldu. tırman tırman nereye kadar yahuuuu =) biraz mola versek mi ki derken bir baktık moladayız. Aman Allahım o da ne herkezcikler mangal başında etraf duman ve muhteşem et kokuları var piyasada. Bİzde buna istinade portakalımızı ve elmamızı yedik ne yapalım hehhehe =)))  Su su su kalmadııııı, neyse ki imdadımıza pazar pikniği yapan aşle yetişti. Mataralarımızı ağzına kadar su ile dolduruverdi... =)))

Yola devam... =)) 






Hedefe yaklaşıyoruzz =))) Ama ilk hedef Cemilli köyü oluyur... Hala tırmanıyoruz ve elbet bu tırmanışların birde inişi olacak heheh =) dört gözle onu bekliyoruz...



Hedefe ulaşmanın güzelliğini yaşıyoruz =)) Korucubelen Köyündeyiz artık ve çay keyfine devam ediyoruz... Masalarına misafir olduğumuz Mehmet abi ısamarlıyor içilen onca çayı =)) BUnun yanı sıra hep beraber edilen muhabbet paha biçilemez tabi... Kahvede otururken hafiften yağurda yağmaya başlıyor. Çaylar geliyor, boş bardaklar gidiyor ve muhabbette uzayıp gidiyor ama kalkmak gerek daha yol uzun ve pedal çevirmekliyiz... Yediğimiz pizza kraker, fındık, üzüm bizi canlandırıyor, o canlılıkla zengin kalkışı yapıyoruz masadan...




Köyün çıkışında biraz daha yokuş tırmanmıştık ve ondan sonrada inişe geçmiştik. Artık rahat pedal basıyoruz =) hatta bazen pedallamıyoruz bile hehehe.... Biz bisikletle turdayken piknikçi insanımız da bisikket afişini =) yere sermiş buradan anlıyoruz ki onlarda bisikletli bir pazar faaliyeti yapıyorlar ve bisiklete yabancı değilller hehheheheheheh =))) neyseeee...
 Manzaranın tadını çıkarıyoruz, bir de gideceğimiz yola bakıyoruz...




Portakal bahçelerinin güzelliği bizi büyülüyor ama Mehmet Ali abiyi sinir ediyordu. Çünkü bir tane bile tadamamıştı çok canı çekiyordu =)) Vallah aklımızda kaldı ne yalan söyliyeyim...




Hep inişteydik ama gel gelelim arada da tırmanışlar çıkıyordu karşımıza sinirimizi bozsada =)) 
Yalnız bu manzarayı görmek için o yokuş tırmanılırdı ki bizde öyle yaptık zaten. Yokuşu tırmanırken sol tarafata bir evin çatısında oynayan çocukar hocama "ablaaa kornayı çalarmısıınn..." diyorlar, o sinir bozucu tırmanışı yaparken hocam çocukarın isteğini geri çevirmiyordu..."iiiiggg iiiiggg... =))" 
Sonradan öğreniyorum ki o çocuklar Mehmet Ali abimden de " abiii önünü kaldırsana bisikletin" diye bir istekte bulunmuşlar... Abim ve ben buna çok ama çok güldük... "ulen düz yolda kaldıramıyorum ön tekeri bide bayırda istiyor veletlet..." diyip gülüyoruz bu işe =)))


Dağlardan Tepelerden geldik ve denizi gördük =)) işte bu mutlulukla fotoğraf çektiriyoruz hehehheh.... Güzel geçen bisiklet turunu sahil kenarında bitirmeyi planlıyoruz. Bu bitirişi ise yine pedallama sonrası açma germe yapıp kaslarımız rahatlatmak istiyoruz. Hemencicik denize nazır yayılıyoruz bir çimenliğe, yapıyoruz hareketlerimizi ve ayrılıyoruz biz Ahmet abiden... O evine gidiyor bizlerde evlerimize gitmek için sahip kenarında pedallamaya devam ediyoruz. Piyasayı seyrederek ve 13 hızla =)) 

Akşamın son süprizi çıkıyor karşımıza biz sahil kenarında pedallarken


Bugünkü faaliyeti kaçıran gençlerimiz =)) ballandıra ballandıra anlatıyoruz günü. 
Yani gerçekleri =))


İşte günü güzelliğini tamamlayan en güzel an, YEMEEKKK VAKTİİİİİİİ =)) bugün çok acıktı nedense... Evimize geldik yemeğimizi hazırladık, kahvemizi içtik ve bir faaliyetide bitirmenin mutluluğu içinde uykuya yol aldık.

Başta Ahmet Salih Özenir olmak üzere bu faaliyete katılan Nüzhet Türker hocama , Mehmet Ali Erkovan abime ve Anıl Baş kardeşime teşekkğr ediyorum bu güzel gün için... Her zaman beraber pedallamak dileğiyle... 

pisiklet çocuk....

www.dagcini.blogspot.com

yavuz A.



1 yorum: