27 Mart 2011 Pazar

tarihle Tarsus yolları =)





27.3.2011 ve yine bir pazar günü =)


Pedalların sabahın sekizinde döndüğü bu gün bu sefer yolumuz Tarsus oluyor. Mersin grubu olarak on kişi yola koyuluyoruz. Bu grupla pedallamak güzel ama bu hafta iki eksiğimiz var =( Nüzhet hocam ve genç arkadaşımız Emre Ersoy... HOcam görevden dolayı gelemiyor, Emre ise geçirdiği bir bisiklet kazası yüzünden omuzda bir kemik kırdı ve bu yüzden bu pazar bizle pedallayamıyor...


Küçük grubumuzla yolalardayız =))






Toplam sayımıza ulaşmak için yolda gruba eklenecek arkadaşımızı bekliyoruz, ee bizde bahane bu bahane fotoğraf çektiriyoruz. Gerçi beklediğimiz arkadaşın geldiğini de sonradan fotoğrafta görüyoruz ya neyse hehehe =))
Tarsus u fethetmeye gidiyoruz =)) on kişi ile zor olacak ama olsun. Pedallamaya başlamıştık artık Mersin Adana yolunda araçlarla boğuşarak pedallamaya çalışıyorduk. Araçların yanı sıra ağır vasıtalar asıl bizi rahatsız eder diye düşünüyorduk ama onlar daha saygılı çıktı vallah. Sabah serinliği yüzümüze vuruyordu ama serinlik olsa iyi =)) direk karşıadan gelen rüzgar ile boğuşuyorduk vallahi.... Su takviyesi ve lastik şişirmek bahanesiyle girdik bir istasyona...









Aylardır lastiklerim patlak biliyorum ama gel gelelim =)) biraz hava ile yüzlerce kilometre yapıyordum hala, seviyorum pisikletimi ve o da beni...




Küçük bir grup olduğumuzdan olsa gerek pedallamamız iyiydi, yollar bize dayanmıyordu sanki. Bir bakıyorsunuz tabelada 9 km yazıyor Tarsus için. Bir çırpıda yemişiz 36 km yi...




İŞte Tarsus sınırları içindeyiz =))
Aslında b yolu benim üçüncü kez pedallayışım ama gariptir hiç birinde geri dönüşü pedallamamıştım. Yani ilk iki gelişimde. İlki, tur yaptığım dönemde Mersin e geldiğimde antrenman olsun diye gelmiştim ama dönüş trenle olmuştu mersin e, çünkü Nüzhet hoca da vardı yanımda onun bisikleti yoktu =)). İkincisi ise Adanaya gederken mecburen bu yoldan geçiyorsunuz =)) ve işte üçüncüsü şimdi. Umarım bir aksilik olmaz ve geri dönüşü pedallarım Mersin e =))).




Mersin Bİsikletli Gezginlere yeni katılan arkadaşımız =)) Anıl ı takip ederken görüyorsunuz. Kendisi biraz yeşili seviyorda, öyle bizim gibi ekmekti, bisküviydi sevmiyor. Ayrıca sırta çanta veya bisiklette heybe de sevmiyor. Dededen kalma bisiklet ve tekniklerle yola devam =)) İyi de gidiyor kereta....




Öyleydi böyleydi yoldu arabaydı derken sınırlarına girdiğimi Tarsus un şehir merkezine de yakşalmıştık. Tarsus un girişin de şehirler arası otobüslerinde durağı olmuş gemi bölgesine geliyoruz. BU gemiki tarihin bir tanığı bir gemidir.


 ÇANAKKALE zaferini bize yaşatan bir gemi;
"18 mart 1915'de, Çanakkale Deniz Harbinde düşman gemilerinden, İngiliz donanmasına ait IRRESISTTBLE ve OCEAN gemileriyle, Fransız donanmasına ait BOUVET zırhlı gemilerinin boğazın karanlık sularına gömülmesini sağlayan mayınları döşemiştir."


Bİr köşede jilet olmayı beklerken 2002 yılında Tarsus belediyesi sahip çıkıyor bu gemiye ve memleketinden uzakta olsa burada hala tarihe tanıklık ediyor...
=) gerçi ben fotoğrafını tam çekememişim ama olsun arkamda duran bayrakların sol tarafında kuyruku biraz gözüküyor geminin...


Ve işte beklenen an, Mersin grubu ile Tarsus grubu başka bir tarihe tanıklık eden kapıda buluşuyor =))


Kleopatra Kapısı, =)) Bizans döneminde inşa edilmiştir. Evliye Çelebi Seyahatnamesinde Tarsus'u anlatırken bu kapı için iskele kapısı ismini takmıştır.
Kapının yapımında Horasan harcı kullanılmıştır. Kapının kenarı at nalı şeklinde ve yerden yüksekliği 6.17 m. derinliği ise 6.18 m. dir. 









On kişi olan grubumuz artık 29 kişiye ulaşmıştı. BU kalabalıkla TArsus sokaklarında dolaşmaya başlamıştık ve tabi ki de her zamanki gibi dehşetle bakan gözler bizim üzerimizdeydi. Bu güne kadar hiç mi bisikletli görmemişti acaba Tarsus ta yaşan bu dostlarımız, diye düşünmeden edemiyor insan =)) 




Bisiklet sevdalısı bir TArsus lu =)) ya da çocukalrı sevdalı ama göründüğü gibi balkonda telelre bağlı bisikletlerimiz =)) Değerliler ama ...Sokaklarda dolaşmaya devam ediyoruz ki bisiklet kullanımı artsın artık, bu arabalardan kurtulalım güzel olan havamızı kirletmiyelim. 




Bizim de havamız olsun hani bisikelte biniyoruz diye heheheheeeh =))) Acaba fotoğraftaki kardeşimizin de aklında bisiklet mi vardı ki bu karede başının üzerinde bir bisiklet belirdi =))






Çay molamızı veriyoruz Tarsus un tarihi çay behçesinde =)) güzel gidiyor be çay ve poğaça... Afiyetle yiyor ve afiyetle içiyoruz taze demlenmiş çaylarımızı... Ama her güzelliğin sonu olduğu gibi bu güzel molanında sonu geliyor. Haydi pakalım TArihi tarsus sokaklarına pedallamaya başlıyalım oradan da dağlara yolculuk var. 






Öncelikle TArsus a şyle bir yukarıdan bakıyoruz =) güzel de gözüküyor hani, sonrasında ise eski sokakların da pedallayacağız.Ama biz her zaman ki gibi bu güzelliği bulmuşken fotoğraf çekmeden ve çektirmeden duramıyoruz. Yine fırsat bu fırsat yaptık =)) 
 







Eyvah eyvaaaaahhhhhh =((( fotoğraf makinesinden uyarı geldi.... BAtaryası bitiyor =((  ne üzücü bir şey bu yahuuu, daha çok yol var ve çekilecek yerler... HAdi bakalım bahtımız nereye kadar olacak diyor koyuluyoruz pedallamaya ve atıyoruz sokak aralarına kendimizi... 






Güzel be bu eski Tarsus sokakları ve evleri =)) veya ben çok sevdiğim için bana güzel geliyor... 
bir gün sadece buraları fotoğraflamak için geleceğim =)) pisikletimde şimdiden özür diliyorum, onsuz buralara geleceğim için... Sokak aralarının güzelliğini yaşarken biz, bir arkadaşımızda sokağın nimetlerinden yararlanıyor =)) ama bu nimet bir diken, istenmeyen...







Ne kadar istenmese de her zaman olan br şey işte lastik patlaması =)) ama gel gör ki hiç birşey bozamıyor MBG lerin moralini... Pedellamaya devam ediyoruz sokak aralarında, Tarsus u yaşamak için.... 







Gelip görmek gerek bu güzellikleri tabi ki... 


Bu fotoğraf için Anıl Baş a teşekkürler

SOkakları büyüsüne kapılmıştık bir kere, gitmemiz gereken yere geç kalıyorduk =)) bu yüzden artık sadece şöyle bir göz gezdiriyorduk sokaklara yoksa incelemeye ve fotoğraf çekmeye kalksak işimiz zor =)). Ama yine de eski dostları ziyaret etmeden olmazdı, onlara zaman her zaman vardı tabi ki de =))


TArsus ta "kaynar" içeceğim derseniz uğrıyacağınız tek kişi Serpil hanımdır...  Serpil hanımın işlettiği KAFE TARSUS ise 1579 yılında yaptırılan tarihi Bedesten de dir. 
"
kaynar; lohusa şerbeti olarak yapılan bir içecektir. Bir tencereye su, şeker ve lohusa şekeri konulur ve yarım saat kaynatılır, kabuk tarçın ve karanfiller bir tülbente sarılır ve tencerenin içine atılarak kaynatmaya devam edilir, hazırlanan şerbet süzülerek sıcak veya soğuk ikram edilir."



Ben bu ziyareti yaparken molaan yararlanan grubumuz fotoğraf çektirmek için mekan belirlemişti ama pisiklet çocuk her zaman ki gibi onda yetişir =)


Tarihi Tarsus turunu burada bitiriyoruz, artık kendimizi dağların patikalarına atma zamanı geliyor ve hemencicik pedallıyoruz doğaya doğru... 






Doğa da pedallamak her zaman hepimizi daha çok mutlu etmiştir ve ediyorda hehe =))) . Baraj gölüne ve oradan da baraja doğru yola koyulduk. Yeşeren narençiye çiçeklerinin kokusu eşliğinde ve toprak kokusunu içimize çekerek pedellayorduk. DAğlar değilse de küçük tepecikler aşıyor ve inişlerini yapıyorduk. MUşteşem bir tepeye çıkıyor ve göle yukarıdan bakıyoruz =))  b nasıl bir güzelliki inanamıyorum... 





 

tek kötü olan şey bu karelerden sonra fotoğraf makinesinin bataryasının bitmes oldu =(((....

BU tepenin inişini gerçekleştiriyor ve daha kötü bir olayla karşılaşıyorum... LAstiğim patlamıştı kilometreler sonra... gerçi onlar zaten patlaktı biliyorum ama idare ediyorlardı beni =)) yolda bırakmamıştı bu güne kadr heheheh =)) 


Lastiğim tamir ediliyor =) ben yapmıyorum sağolsun arkadaşlar... 

Öğlen molası olmadığı için direk akşam molasını vermek için çay bahçesi arıyoruz baraj kenarındaki alanda ama gel gör ki elektirikler yok ve bu yüzden hiç bir çay bahçesin de çay yok... Bizde en güzel kararı verip merkeze sabah çay içtiimiz yere gidiyoruz. AKşam çaylarımızı ve bir kaç bisküvimizi yedikten sonra keyif çaylarımızda içip tekrar yola koyuluyoruz. TARsus ve Adana ekibinden ayrılıp Mersin e doğru pedallıyoruz, küçük grubumuzla... SAbah bizi bırakmayan rüzgar yine bizi bırakmıyor ve yine bize karşı koyarcasına önümüzden esiyor =)))

Ve bir tur sonu daha sahilde yaptığımız açma , germek hareketleriyle ve tur sonu çayıyla bitiyor... 
Teşekkürler AHMET abi bu gün için ve sizlere de Mehmet abi , Anıl kardeşim... 
fotoğraflardakiler; Ahmet Salih Özenir, Mehmet Ali Erkovan ve Anıl Baş 

EVEREST OUTDOOR a TEŞEKKÜRLER

pisiklet çocuk =) 
www.dagcini.blogspot.com


3 yorum:

  1. Etkileyici ve esprili bir anlatımla yine harikalar yaratmışsın Yavuz Abi. Katılıp neşemize neşe kattığın için asıl biz sana teşekkür ederiz.

    YanıtlaSil
  2. Yavuz sana teşekkür ederim. pisiklet çocuk sayfasında okumadığım varmı diye girdim şimdi ama bulamıyorum okumadığım bir yeri sanırım hepsini okumuşum yeni yazıları sabırsızlıkla bekliyorum.

    YanıtlaSil